Ülkemizde TBMM'nin internet sitesine bağlı olarak çalışan acikerisim.tbmm.gov.tr
Son zamanlarda siyaset dünyamızın en büyük eksiği nezaketsizliktir. Nedense siyasi arenada kullandığımız dil, kullandığımız sözcükler, yaptığımız eylemler giderek kirlendi. Doğal olarak buradan diğer alanlara hızla yayıldı.
Siyasetçilerimiz ve doğal olarak siyasetimiz kirlendi. N
Hepsinden önemlisi insanlık unutuldu, vicdan ayakların altında ezildi. Anayasa, yasa, tüzük, yönetmelik, hak, hukuk, adalet, gelenek, görenek düpedüz çiğnendi.
“Hoşgörü” sadece kaf dağının arkasındaki masallarda kaldı. Önüne gelen, önüne gelene veryansın saldırıyor, ağzına geleni söylüyor, ağzından çıkanı kulağı duymuyor.
Bir bakıyorsun toplumda saygın olan biri televizyon ekranlarına çıkmış konuşuyor. Milyonlarca kişiyi ilgilendiren ittifak için “Zillet”, “İllet”, “Densiz”, “Şanzumanı dağılmış”, “Kayışı kopmuş” aklınıza ne geliyorsa saydırıyor. Söylerken öyle bir söylüyor ki, sanki ağzından kin damlıyor.
Onu gören başka bir siyasetçi konuştuğu ortamda kendi gibi düşünmeyenleri '' Sürtük'' , “Şerefsiz”, “Hain”, “Alçak”, “Terörist”, “Terbiyesiz”, “Çukur”, “Çamur”, “Haysiyetsiz” olmakla suçluyor. Suçladığı insan onunla beraber bu topraklarda yaşayan bu topraklar için üzülen ve sevilen kendi milleti. Bu millet ne badireler atlattı, ne zorluklara göğüs gerdi, ne hükümetler gördü ama hiç bu kadar onu aşağılayan siyasetçiler görmedi.
Hepimiz bu coğrafya içinde kardeşçe yaşamak istiyoruz. Tüm siyasiler konuşmalarında kardeşlikten, birlik beraberlikten söz ediyor ama iş farklı siyasi düşüncelere geldi mi, tahammül edemiyor, kardeşliğimizi hemen unutuyoruz. Yusuf Hayaloğlu'nun dediği gibi, nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan çürümüşlük, nerden baksan ahmakça.
Milletin gözünün içine bakıla bakıla yalan söyleniyor, bu yalanlarla halk kandırılıyor. Halk evine et alamazken, tiyatroya sinemaya gidemezken, çocuğuna istediklerini alamazken, maaşıyla kiralık ev bile tutamazken milli gelirleri bizi defalarca katlayan Avrupa bizi kıskanıyor. Milli gelir artıyor ama halkın bundan haberi olmuyor.
Bu toplumu oluşturan insanların bir kısmının oyunu alabilmek için Oslo'da buluşmalar, Dolmabahçe'de görüşmeler yapılıyor, sınırlarda özel mahkemeler kuruluyor, hemen arkasından bir bakıyorsunuz bu insanlar terörist oluyor. Sadece onlar mı? Hakkını arayan öğrenci, iş arayan üniversite mezunu, yolda yürüyen kadın bile hemen terörist ilan ediliyor. Yaptıkları her işin, çıkardıkları her yasanın, attıkları her adımın, söyledikleri her sözün hunharca alkışlanmasını bekliyorlar. Alkışlamayan hemen fetocu oluyor. Sanki düne kadar fetoyu alkışlayıp yere göre sığdıramayanlar kendileri değildi, neymiş, kandırılmışlar. Zamanında herkes söyledi yazdı, yine kandırılmış olmanız inandırıcı gelmiyor.
Sonuç olarak, bugün ekonomide, maliyede, geçimde, sağlıkta, üretimde, hukukta ve daha birçok alanda yaşadığımız bütün sorunların temelinde siyasi nezaketsizlik ve halka saygı duymamak yatmaktadır. Siyaset dünyamızın tüm bileşenleri nezaketli olmak zorundadır.
Buna bağlı olarak, ayrıştırıcı değil birleştirici, sorunlara soğukkanlı bakan, ortak akılla çözüm arayan, halkına kin gütmeden sevgiyle yaklaşan, halka uygun çözüm yolları için kişisel hırslarını göz ardı edebilen, ben değil biz dili kullanabilen, halkla arasında bariyer bulundurmayan, eleştirilere hakaret ile cevap vermeden ders çıkarmasını bilen liderlere ihtiyacımız vardır. Önümüzde bunun için büyük bir fırsat var. Seçimlere 58 gün kaldı bugün itibarıyla. Bunu başaramazsak muz cumhuriyetlerinden farkımız kalmaz.
”Saygı düzenin anahtarıdır.” (Atatürk)
Herkese iyi hafta sonları...
YORUMLAR