Sevinci üç gün sürdü..

Artun Sucuoğlu yazdı...

Sevinci üç gün sürdü..
03 Aralık 2021 - 16:56

Tire Süt Kooperatif Başkanı sayın Mahmut Eşiyörük hafta başında süt üreticisine müjde verdi:  Tire Çiğ süt fiyatı 8 Aralık'tan itibaren 4.70 + 0 .20 TL olmuştur. Tüm üreticilerimize hayırlı olsun.

Paylaşımı okuduğumda üretici adına çok sevindim ama içimden dedimki başkan üç gün sonra yem ve mazota zam gelir yine başa döneriz ve yanılmadım üç gün sonra başkan Eşiyöruk bir paylaşım daha yaptı.

Eşiyörük: Süt üreticisinin sevinci 3 gün sürdü. Yeme gelen aşırı zamlar ile yine başa döndük. Yeter artık sabrımız kalmadı.

Keşke ben yanılsaydımda üretici sevinseydi ama maalesef yanıldık mı hayır yine yanılmadık.

Son günlerde dövize bir haller oldu. Durduğu yerde duramıyor. Dansözler gibi kıpır kıpır. Kimse kurların nerede duracağını bilmiyor. 

Gıda ,gübre ,ilaç, mazot ,elektrik, doğalgaz, benzin ve alkole her gün zam geliyor. Evet bir zamanlar damat bakanın dediği gibi dolarla maaş almıyoruz ama kullandığımız her şey dövizle ilişkili. 

İstanbul'da simit 3,5 lira olmuş çay ise 5 TL. Simitçiler artan un, buğday, susam nedeniyle maliyetlerin arttığını söylüyorlar. Böyle giderse 1 adet simitin 5 liraya satılabileceğini bile söylüyorlar.

İzmir'de ise yurttaşlarımız yarım simit almaya başlamış. Vatandaşlar yağmur soğuk demeden ucuz ekmek kuyruklarında saatlerce 1 ekmek alabilmek için bekliyorlar.

Ekonominin bu durumu ülkedeki 28 yıl önce Erdoğan'ın çay ve simit hesabını akıllara getirdi.

1993 yılında Refah Partisi döneminde siyaset yaparken Erdoğan kalabalığa seslenerek ‘Değerli kardeşlerim, bu zalim yönetim bu aziz millete bir bardak çayla bir simidi bile layık görmüyor. Aziz milletim bunların peşinden nasıl gideceksiniz?' diye sormuştu. 

Tansu Çiller başkanlığındaki hükümetin iktidarda olduğu, asgari ücretin 9 10 bin lira olduğu o günlerde Refah Partisi yöneticileri 5 kişilik bir ailenin çay simit hesabını yapıyorlardı.

 Değerli yurttaşlarımızın bu zalim yönetim bu aziz millete bir bardak çay ile bir simidi bile layık görmüyor. Bunların peşinden nasıl gideceksiniz? Hükümet istifa sesleri içinde açıklamalarını sürdüren Refah Parti yetkilileri: Evin kirasını, su parasını kim ödeyecek, çocukların okul masraflarını kim karşılayacak soruyoruz sizlere işte ülkenin ekonomik durumu.

Anlıyoruz ki, döviz kurları arttıkça birileri kaybediyor ama birileri de kazanıyor.

Yani herkes kaybetmiyor…

Sabit bir gelirle yaşamaya çalışan büyük kalabalıklar sürekli kaybederken, paradan para kazanan küçük kalabalıklar ise sürekli kazanıyor…

Sabit geliri olan vatandaşlar, pahalılıktan şikayet ediyor.

Neden?

Çünkü piyasalar etiketlerini döviz kurlarına endekslemiş.

Bir gecede hepsi değiştirilmiş… İthal eden de etmeyen de ürünlerinin fiyatlarını döviz kurlarına göre yapıyor…

Bunu anlayabilmek için de sadece geçen yılın fiyatlarına bakmak yeterli. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki geçen yıldan bugüne kadar tüm ürünlerin fiyatlarına %100 zam yapılmış %5 ile 10 arasında yıllık zam artışıyla piyasalardaki fiyat değişimine yetişemeyen sabit gelirli vatandaşlar, bu yüzden olumsuz etkileniyor ve haklı olarak isyan ediyor.

Bir ülkede döviz kurları sürekli artıyorsa köylünün üreticinin kullandığı  yem, gübre ,ilaç , akaryakıt, doğalgaz, elektrik, demir ve çimentoya zam geliyor demektir.

Üretimi etkileyen bu zamlar gerçekleştiğinde ise elbette her şeye zam yapılacağını bilmek gerekiyor. Ekmekten, zeytine, peynire, sebze ve meyve ya da konut satışlarına daha iyi yansıyacağını… Üreticiler ise maliyetleri arttıkça sattığı ürüne zam yapacak. Aksi halde tüm şirketler batar. Bu durumu fırsata çevirmek isteyenler de olabilir ama denetimlerle kontrol altına alınabilir. 4 lira olan doların son 3 yılda neden 13.56 lira olduğunu bulmak lazım. 

Kızgın tavaya tereyağı yetiştirerek sorunu çözemeyiz. Faizlerin yüksek olduğunu kabulleniyoruz ama aşağı indirildiğinde ise dövizlerin yukarı çıkacağını da bilmemiz gerekiyor.

Yaşadığımız tüm ekonomik krizlere baktığımızda aynı sebep ve sonuçla karşılaşmaktayız.

Bu kısır döngüden kurtulabilmek için farklı üretim ve farklı gelir kaynaklarını keşfetmek gerekiyor.

Ve güvenli bir liman…

Enflasyonu durduramayan tüm ülkelerde hep aynı kısır döngüye şahit oluyoruz.

Kısacası, etiketlerini dolara bağlayanlar sürekli kazanıyor ama sabit geliri ile yaşamaya çalışan çiftçi ve  büyük kalabalıklar ise sıkıntı çekiyorlar.

Ve yüksek enflasyona yenik düşüyorlar.

Bunu önlemenin tek yolu her şeyi dışarıdan alım değil, her şeyi dışarıya satmayı başarabilmektir.

Piyasaların yasası budur…

Yoksa tahterevalliye bindirilmiş gibi üç gün inen, üç gün çıkan ekonomiyi toparlayabilmek zordur. 

Sevincimiz üç gün sürer tekrar başa döneriz...

Hepinize iyi hafta sonları...

YORUMLAR

  • 0 Yorum