MİKROPLASTİK ve İNSAN

Ulvi Taşkın yazdı...

MİKROPLASTİK ve İNSAN
05 Nisan 2024 - 09:30

Boyutu 5 milimetreden küçük olan mikroplastikler, her yerde görülen bir çevre sorunu haline geldi. Genellikle okyanuslardaki ve ekosistemlerdeki plastik kirliliğiyle ilişkilendirilse de yediğimiz gıdalardaki varlıklarına dair farkındalık artıyor. Bu mikroplastikler gıda zincirimize kirli su, hava ve gıda işleme gibi çeşitli kaynaklardan giriyor.

Mikroplastik tüketmenin potansiyel sağlık sonuçlarını anlamak, dikkat edilmesi gereken kritik bir konudur. Yutma Yolları Mikroplastiklerin tüketimi farklı yollardan gerçekleşebilmektedir. Bazı yaygın kaynaklar arasında balıkların ve kabukluların kirli sulardan mikroplastikleri yuttuğu deniz ürünleri yer alıyor. Ayrıca mikroplastikler tuzda, şekerde ve hatta soluduğumuz havada bile bulunabiliyor. Sonuç olarak insanlar bilmeden bu parçacıkları düzenli olarak yutarlar. 

Potansiyel Sağlık Riskleri
Mikroplastiklerin insan sağlığı üzerindeki etkisi devam eden araştırma ve tartışma konusudur. Daha fazla kanıta ihtiyaç duyulmasına rağmen, mikroplastiklerin yutulmasıyla ilişkili potansiyel sağlık riskleri konusunda endişeler var.

Mikroplastikler zararlı kimyasalları ve toksinleri emip serbest bırakabilir, bu da bunların vücuttaki varlığını endişe verici hale getirir.

Gastrointestinal etkiler
Mikroplastikler gastrointestinal kanaldan geçebilecek kadar küçüktür ve yol boyunca zarara neden olabilirler. Sindirim sisteminde iltihaba neden olabilirler, besin emilimini etkileyebilirler ve bağırsak mikrobiyomunu bozabilirler. Bazı durumlarda gastrointestinal sistemin astarında bile birikebilirler.

Kimyasallara potansiyel maruz kalma
Mikroplastikler, çevrelerindeki kirleticileri emip yoğunlaştırabildikleri için toksik kimyasalların taşıyıcısı olarak hareket edebilirler. Yutulması halinde bu kimyasallar vücuda salınabilir ve bu da zararlı maddelere kümülatif maruz kalma konusunda endişeleri artırır. Bağışıklık sistemi ve alerjiler Bazı çalışmalar, mikroplastiklerin bağışıklık sistemini etkileyebileceğini ve potansiyel olarak alerji veya otoimmün hastalık riskini artırabileceğini öne sürüyor. Ancak bu araştırma alanı henüz başlangıç
​​aşamasındadır ve daha kesin kanıtlara ihtiyaç vardır.

Etik ve çevresel etkiler
Gıdalarımızdaki mikroplastiklerin varlığı, sağlıkla ilgili endişelerin ötesinde, plastik kirliliğiyle ilgili daha geniş çevresel ve etik sorunları da vurguluyor. Plastik atıkların azaltılması ve sürdürülebilir uygulamaların benimsenmesi, sorunun kaynağında azaltılmasına yardımcı olabilir. Gıdadaki mikroplastiklerle ilişkili sağlık risklerinin tam boyutu hala belirsiz olsa da, potansiyel olumsuz sonuçlara işaret eden kanıtlar giderek artıyor. Bu sorunu çözmek için mikroplastiklerin insan sağlığı üzerindeki etkisine ilişkin araştırmalara devam etmek, plastik atıklarla ilgili düzenlemeleri güçlendirmek ve mikroplastiklerin çevredeki varlığını azaltmak için çevre dostu alternatifleri teşvik etmek kritik önem taşıyor. Bu arada tüketiciler, sürdürülebilir kaynaklı gıdaları tercih ederek ve plastik tüketimini azaltarak mikroplastiklere maruz kalma oranlarını en aza indirecek adımlar atabilirler.

Doğadaki plastiği en aza indirmek için hepimizin çaba göstermesi gerekiyor
En bariz eylem elbette kırsal bölgelere plastik atmamaktır ancak hem plastik hem de mikroplastik kirliliğini önlemenin başka yolları da var. Pipet, alışveriş çantası, plastik parçalı kozmetik ürünleri, su şişeleri vb. gibi gereksiz plastiklerin kullanımını en aza indirmeyi düşünebiliriz. Aynı zamanda geleneksel plastik ürünleri, uygun olan yerlerde daha yeşil ürünlerle değiştirmemiz gerekiyor. Gittikçe daha fazla belediye, sakinlerinin mutfaklarından organik atıkları ayırıyor ve biyolojik atıklarla birlikte ayrışacak gübrelenebilir bir biyolojik torba kullanmak mantıklı geliyor. Bu aynı zamanda geleneksel plastik atık poşetindeki kalıntıların, tarım arazilerinde kullanılan gıda atıklarından oluşan kompostun içine karışmasını da önlüyor. Gübrelenebilir biyo-torbaların kullanımı aynı zamanda biyogaz tesislerinden kaynaklanan biyo-kalıntılarda mikroplastik riskini de azaltır.
Mikroplastik içermeyen, biyolojik olarak parçalanabilen atık torbaları
Bazı firmalar  tarafından üretilen gübrelenebilir atık torbaları biyolojik olarak parçalanabilen plastikten yapılmıştır; bu, biyo-torbaların tamamen biyolojik olarak parçalanabilir olduğu ve doğada mikroplastik bırakmadığı anlamına gelir. Bu nedenle kompostlaştırılabilir atık torbaları, organik atıkların ayrıştırılması için çok uygun olmasının yanı sıra, plastik kirliliğine neden olabilecek geleneksel plastik torbalara da iyi bir alternatiftir
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum