"Denizde Balıklar Değil, Atıklar Çoğalıyor"
Ulvi Taşkın yazdı...
Günümüz dünyasında denizler artık masmavi birer manzara değil; sessiz bir çığlığın kaynağı… İlginçtir ki kıyıya vuran her dalga sadece tuz ve yosun kokusu değil, aynı zamanda bize bıraktığımız çöplerin izlerini de getiriyor. Bir zamanlar dalgaların ardından balıkların izini sürerdik; şimdi ise plastik şişeler, poşetler, ambalaj parçaları karşımıza çıkıyor. Üstelik hikâye sadece yüzeyde değil; denizlerin karanlık derinliklerinde de acı bir gerçek büyüyor: Balıklar değil, atıklar çoğalıyor.
Sessiz Bir Boğulma
Her yıl milyonlarca ton plastik, kontrolsüzce denizlere karışıyor. Birçoğumuzun birkaç dakika kullanıp attığı plastik poşetler, pipetler, şişeler; denizlerin içinde yüzlerce yıl boyunca çözünmeden varlığını sürdürüyor. Bu sırada mercanlar boğuluyor, balıklar plastik sandıkları mikro parçacıklarla besleniyor, deniz kaplumbağaları ölüme terk ediliyor.
Denizlerdeki canlılığı kaybederken, çoğalan tek şey insanoğlunun bıraktığı izler…
Balık Yerine Plastik
Artık balıkların mide içeriğini incelemek, bir bilimsel çalışma olmaktan çıktı; acı bir gerçekle yüzleşme biçimine dönüştü. Hiçbir canlının menüsünde olmayan plastikler, deniz yaşamının kaçınılmaz parçası hâline geldi.
Gıda zincirinin en tepesine kadar ulaşan mikroplastikler, sofralarımıza kadar geliyor. Yani bugün sahillerde bıraktığımız bir plastik parçası, yarın tabağımıza misafir olabiliyor. “Doğa intikamını almaz, sadece kendini bize geri verir” cümlesi tam da bu durumu özetliyor.
Sorumluluk Hepimizin
Sorumluyu aramak kolay; fabrikalar, devletler, kurumlar…
Ama çöplerimizin büyük kısmı bireysel seçimlerden doğuyor. Bugün markete giderken aldığımız bir poşet, yarın bir denizanası gibi salınarak bir balığın hayatına mal olabiliyor.
Kimi zaman “Benim yaptığım neyi değiştirir?” diye düşünürüz. Oysa her davranış, büyük bir fikrin parçasıdır. Bir kişi plastik kullanımını azaltır, bir kişi geri dönüşüm yapar… Sonra o sayı binleri, milyonları bulur.
Değişim Küçük Adımlarla Başlar
Bir plastik şişeyi geri dönüştürmek, tekrar kullanılabilir çanta taşımak, çöpleri kaynağında ayırmak… Küçük gibi görünen bu davranışlar, büyük bir değişimin başlangıcıdır.
Böylece denizler yalnız kalmaz; balıklar yeniden çoğalır, mercanlar nefes alır.
Unutmayalım
Doğa bizim mirasımız değil; geleceğe teslim edeceğimiz emanettir. Denizi kaybedersek; sadece suyu değil, hayatın en saf hâlini kaybederiz.
Bugün gözlerimizi kapatıp denizi düşündüğümüzde, aklımıza derin ve huzurlu bir mavi geliyorsa…
Yarın da aynı maviyi görebilmek için harekete geçmek zorundayız.
Balıkların değil atıkların çoğalmasını izlemek zorunda değiliz.
Seçim bizim…






YORUMLAR