Doğayla Uyum İçinde Yaşamak

Ulvi Taşkın yazdı...

Doğa sabırlıdır… Fakat unutmaz.

Yüzyıllardır akan dereler, rüzgârla şekillenen dağlar, kıyıya vuran dalgalar hep aynı şeyi fısıldar: “Ben düzenimi kurdum, senin uyum sağlaman yeter.”

Ama insanlık, çoğu zaman bu sessiz öğüdü duymamayı seçti.

Doğanın Damarlarını Tıkıyoruz

Bir dereden ses gelir bazen, “Benim yatağımda evler yapmayın” der. Biz duymayız. Betonun soğukluğuna doğanın sıcaklığını hapsetmeye çalışırız. Oysa bir gün yağmur yağar, toprağın sabrı taşar, dere kendi yolunu bulur. Seller oluşur, evler yıkılır, acılar büyür.

Ve biz yine şaşırırız: “Neden oldu bu felaket?”

Oysa doğa bize sadece hatırlatır: “Benim yolumu kaparsan, bir gün seni de içine alırım.”

Deniz, Kendi Nefesini Geri İster

Denize yapılan dolgular, kıyıların doğal ritmini bozar. Balıklar yuvalarını kaybeder, deniz nefes alamaz hale gelir.

Biz, kısa vadeli kazançlar uğruna binlerce yıllık dengeyi bozarız.

Ama deniz de bir gün geri döner. Dalgalar yükselir, kıyıya vurur, insanın kibirle yaptığını sabırla söker.

Çünkü doğa hiçbir zaman intikam için değil, dengeyi yeniden kurmak için döner.

Doğa Her 100 Yılda Bir Hatırlatır

Belki biz unutuyoruz, ama doğa değil. Her yüzyılda bir, kendi adaletini sessizce hatırlatır.

Bir yanardağ patlar, bir kuraklık başlar, bir sel gelir.

İnsanlık o an diz çöker, doğanın büyüklüğünü yeniden hatırlar.

Sonra zaman geçer, aynı hatalara yeniden düşeriz.

Oysa yapmamız gereken tek şey var: Doğanın bir parçası olduğumuzu hatırlamak. 

Geleceğe Karşı Sorumluluğumuz

Bugün attığımız her adım, yarın çocuklarımızın nefes aldığı havayı belirleyecek.

Her plastik atık, her kesilen ağaç, her kirletilen dere…

Gelecek nesillerin omuzlarına yüklenmiş birer borç gibi kalacak.

Oysa küçük değişimler büyük farklar yaratır.

Bir ağacı korumak, bir denizi temiz tutmak, bir çöpü doğru yere atmak…

Hepsi yaşamın devamı için verilen küçük ama anlamlı bir selamdır. 

Dengeyi Yeniden Kurabiliriz

Doğayla savaşmak yerine onunla uyum içinde yaşamak mümkün.

Enerjimizi doğadan almak, atığımızı dönüştürmek, tüketimi azaltmak…

Bunların hepsi sadece çevrecilik değil, aynı zamanda insanlık görevidir.

Çünkü doğanın dengesini korumak, aslında kendi yaşamımızı korumaktır.

Unutmayalım:

Doğa her 100 yılda bir intikam almaz, sadece bize hatırlatır.

Biz unuttukça, o kendi dilinde yeniden anlatır.

Şimdi durup dinleme zamanı…

Doğanın sesini, suyun melodisini, rüzgârın sabrını.

 Ya doğayla uyum içinde yaşarız, ya da doğanın bedelini öderiz.